150. Mektup

Bu mektup, Hâce Muhammed Kasım’a gönderilmiştir. Aranılmaya, gönlünü vermeye lâyık olan ancak Vâcib-ül-vücut teâlâ olduğu bildirilmektedir: Hâce Muhammed Kasım kardeşimizin okşayıcı mektubu geldi. Bizleri sevindirdi. Dünya işlerinin bozuk gitmesinden ve halinizi toparlayamadığınızdan hiç sıkılmayınız! Çünkü dünya işleri, üzülmeye değmez. Bu dünyada olan her şey geçecek, yok olacaktır. Allahü teâlânın râzı olduğu şeylerin arkasında koşmak lâzımdır.…

151. Mektup

Bu mektup, Mîr Mümin-i Belhi’ye yazılmıştır. Hocalarımızın “kaddesallahü teâlâ esrârehüm” yolunun büyüklüğü ve bu büyüklerin kullandıkları (Yâd-i daşt) kelimesinin ne demek olduğu bildirilmektedir: Fârisî Mısra tercümesi: Her ne olursa olsun, sevgiliden konuşmak daha tatlı! Yüksek hocalarımızın “kaddesallahü teâlâ esrârehüm” yolunda çok söylenilen (Yâd-i daşt) demek, Zât-i teâlânın devamlı huzuru, beraberliği demektir. Şuûn ve itibarat da…

152. Mektup

Bu mektup İmam-ı Rabbani hazretleri tarafından, nakîb Seyyid şeyh Ferid’e yazılmış olup Resûlullaha itaat, Allahü teâlâya itaat demek olduğu bildirilmektedir: Cenâb-ı Hak, Nisa sûresi, 72. âyetinde, Muhammed aleyhisselâma itaat etmenin kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O hâlde, Onun Resûlüne “sallallâhü aleyhi ve sellem” itaat edilmedikçe Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek katî ve kuvvetli olduğunu…

153. Mektup

Bu mektup, meyan şeyh Müzzemmil’e yazılmıştır. Mâsivâya köle olmaktan büsbütün kurtulmak, mutlak fenâ ile olduğu bildirilmektedir: Gönderdiğiniz mektup geldi. Bütün nimetleri gönderen Allahü teâlâya hamd ve şükür olsun ki kendini arayanları sıkıntı ve üzüntü içinde tutmaktadır. Bu üzüntüyü vererek, kendinden başkası ile rahat etmekten kurtarmaktadır. Fakat, Ondan başka şeylere köle olmaktan büsbütün kurtulabilmek için, mutlak…

154. Mektup

Bu mektup, yine meyan şeyh Müzzemmil’e yazılmıştır. Kendinden geçmek ve kendinde ilerlemek lazım geldiği bildirilmektedir: Hak teâlâ, kendisi ile bulundursun! Bir ân başkasına bırakmasın! Ya Rabbi! Bizi kendimize bir ân bırakma! Bırakırsan, helak oluruz. Daha az da bırakırsan, yok oluruz. İnsanın başına belaların gelmesine sebep, kendine düşkün olmasıdır. Kendi kendisinden kurtulursa, Allahü teâlâdan başka şeylere…

155. Mektup

Bu mektup, yine meyan şeyh Müzzemmil’e yazılmıştır. Kendi aslına dönmesini dilemektedir: Hak teâlâ, kendi ile bulundursun! Fârisî beyt tercümesi: Allahtan başka her neye tapılsa, hepsi hiçtir! Yazıklar olsun ol kimseye ki bir hiç iledir! Cemazil-evvel ayının birinci Cuma günü Dehli şehrini dolaşmakla şereflendik. Muhammed Sâdık da birliktedir. Allahü teâlâ dilerse, birkaç gün burada kalıp, vatanımıza…

156. Mektup

Bu mektup, yine meyan şeyh Müzzemmil’e yazılmıştır. Ehlullahın sohbetinde bulunmasını dilemektedir: Kadızade Calendehr ile gönderdiğiniz mektup Dehli’de geldi. Elhamdülillah ki fakirlere karşı olan sevginiz çoktur. Buhârî’de ve Müslim’de bildirilen, “Kişi, sevdiği ile beraberdir” hadis-i şerifine göre, onlarla birliktesiniz. Zaman bakımından, Recep ayı yaklaştı ise de, fakat çok uzak görünüyor. Fârisî beyt tercümesi: Dost ayrılığı, az olsa…

157. Mektup

Bu mektup, hakim Abdülvehhab’a yazılmıştır. Allah adamlarının yanına giden kimsenin, kendini boş bulundurması lâzımdır. Böylece, dolu olarak döner. Her şeyden önce, îtikadı düzeltmek lazım olduğu bildirilmektedir: İki kere buraya kadar yoruldunuz. İkisinde de çabuk kalktınız. Sohbetin haklarından birkaçını yerine getirmeye vakit olmadı. Müslümanların bir araya gelmesi, ya istifade etmek veya fayda vermek içindir. Bu ikisinden…

158. Mektup

Bu mektup, şeyh Hamid-i Bingali’ye yazılmıştır. Sâliklerin yaratılışlarına göre, yükseldikleri mertebeleri bildirmektedir: Sâliklerin yaratılışlarına göre, kemâl mertebeleri başka başka olur. Kemâl mertebelerinin dereceleri kemiyet yani sayı bakımından veya keyfiyet yani güzellik bakımından veya her iki bakımdan da, birbirinden ayrılırlar. Çok kimsenin kemâli, yani yüksekliği, (Tecellî-i sıfâtî) iledir. Başkalarının kemâli (Tecellî-i Zâtî) iledir. Her iki tecellînin…

159. Mektup

Bu mektup, Şerefeddin Hüseyin-i Bedâhşi’ye yazılmıştır. Merhum babası için sabır dilemektedir: Başa gelen belalar, sıkıntılar, her ne kadar acı ve üzücü görünür ise de, bâtına yani kalbe, ruha tatlı gelmektedir. Çünkü, beden ile ruh birbirinin zıttı, tersi gibidir. Birine acı gelen, ötekine tatlı olmaktadır. Yaratılışta duygusuz olan, bu ikisinin ters olduğunu ve hallerini, özelliklerini ayıramaz.…